Iman (3)


لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ

وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

"Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır.

O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen

sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir,

hakkıyla bilendir." (Bakara 2/256)



İman "ret" ile başlar. Yani iman gelmeden önce yerinin hazır olmasını ister. Önce nefy, sonra ispat gerekir. Bir başka deyişle önce reddilmesi gerekenleri (imanın önündeki engelleri) reddedip sonra kabul edilmesi gerekenleri kabul etmek gerekmektedir. İşte o zaman gerçek iman meydana gelmiş olur.

 


REDDDEDİLMESİ GEREKEN NESNELER

 

  • TAĞUT
  • CİBT
  • İLAH
  •  RAB (Allahtan başka rabler)
  • NEFİS
  • HEVA
  • ŞEYTAN
  •   ...

 

Bu kavramları çok iyi bilmek lazımdır. Kur'an-ı Kerimde bu kavramları anlatan ayetleri okumak, öğrenmek lazımdır ve hatta ayetleri bağlamından koparmadan güncellemek de gerekmektedir.

 

Bu Yazımızda "Tağut"  Kavramını İşleyeceğiz.

 

TAĞUT: Tağut,Tuğyan kelimesinden türemiştir. Buna göre Tağut, insanı azdıran, onu hak ve hidayet yolundan saptıran her şeydir1.

 

TAĞUT: Haddi aşan her şey Tağuttur. Allahtan başka tapınılan her şeye Tağut adı verilir.

 

TAĞUT: Haddi aşan her şeye, büyücüye, kâhine cinlere ve hayır yolundan alıkoyan her şeye Tağut adı verilir 2. Mukatil bin Süleyman, Tağut'u üç manada tefsir etmiştir:

 


1) Tağut ile Şeytan kast edilmiştir.

 

Örnek 1:


الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۚ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ الطَّاغُوتِ فَقَاتِلُٓوا اَوْلِيَٓاءَ الشَّيْطَانِۚ اِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَع۪يفاً۟


"İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de Tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır." (Nisa 4/76)



Örnek 2:


قُلْ هَلْ اُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذٰلِكَ مَثُوبَةً عِنْدَ اللّٰهِۜ مَنْ لَعَنَهُ اللّٰهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَاز۪يرَ وَعَبَدَ الطَّاغُوتَۜ اُو۬لٰٓئِكَ شَرٌّ مَكَاناً وَاَضَلُّ عَنْ سَوَٓاءِ السَّب۪يلِ


"De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara (Tağut’a) tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır." (Maide 5/60)

 

2) Tağut kelimesi Allah dışında tapınılan evsan/putlar, manasında kullanılmıştır. Belirtilen ayetlerde görüldüğü gibi:

 


وَلَقَدْ بَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ اُمَّةٍ رَسُولاً اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَۚ فَمِنْهُمْ مَنْ هَدَى اللّٰهُ وَمِنْهُمْ مَنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلَالَةُۜ فَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّب۪ينَ

 

"Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah, onlardan kimini doğru yola iletti; onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün." (Nahl 16/36)

 

 

Bu ayeti kerimeler bize gösteriyor ki Tağutlar hep var olmuş ve var olacaktır. Bu mesele ne kadar onemli ki , peygamberlerin gonderiliş sebeplerinden biri "tağuta" kulluktan halkı korumak olmuştur.

 

 

وَالَّذ۪ينَ اجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ اَنْ يَعْبُدُوهَا وَاَنَابُٓوا اِلَى اللّٰهِ لَهُمُ الْبُشْرٰىۚ فَبَشِّرْ عِبَادِۙ ﴿١٧﴾ الَّذ۪ينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ هَدٰيهُمُ اللّٰهُ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمْ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ ﴿١٨﴾


"Şeytani güçlere kulluk etmekten kaçınıp gönülden Allah'a yönelenlere bir müjde vardır. (Ey Resulüm!) O halde sözü dinleyip sonra da en güzelini tatbik eden kullarıma bu müjdeyi ver! İşte Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır." (Zümer 39/17-18)

 

 

3) Tağut ile "Kab bin Eşref" kast edilmiştir ki, kendisi yahudi din âlimidir.  Nisa suresi Ayet 60 da Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

 

اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ يَزْعُمُونَ اَنَّهُمْ اٰمَنُوا بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُر۪يدُونَ اَنْ يَتَحَاكَمُٓوا اِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ اُمِرُٓوا اَنْ يَكْفُرُوا بِه۪ۜ وَيُر۪يدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالاً بَع۪يداً


" (Ey Muhammed) sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tağutu tanımamaları kendilerine emrolunduğu halde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytanda onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor."

 


Bu ayet şu hadise üzerine nazil olmuştur: "Münafıklardan biri, bir yahudi ile anlaşmazlığa düşmüştü. Anlaşmazlığın çözümü için yahudi, peygamberimize başvurmayı teklif etti. Münafık ise bunu kabul etmedi. Münafık, şiirleriyle Hz. Peygamberi kötüleyen Kab. Bin el-Eşref’i hakem yapmayı önerdi". İbni Abbas’ın ifadesine göre, ayette zikredilen "Tağut" işte bu "Kab" dır. Bu şahsın Cüheyne ya da Eslem kabilesinden bir kâhin olduğu yorumunda bulunanlar da vardır 3.

 

Yazan: M. Kilavuz

Yayına haz.: Ş. Kandemir


1) Safvetüt-Tefasır, M.Ali es-Sabuni, tercüme: Doç. Dr. Sadrettin Gümüş, Dr. Nedim Yılmaz, c.1. s. 300

2) Arapça Türkçe sözlük yazarı .S.Şerif Cürcani.Terc.Arif Erkan

3) Kuran’ı Kerim meali Doç. Dr. Halil Altuntaş, Dr. Muzaffer Şahin ilgili ayetin dip notu


Kommentar schreiben

Kommentare: 0