Iman (2)


فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ

وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوٰيكُمْ۟

Allah'tan başka tanrı olmadığını bil; kendi günahın için ve

mü'min erkeklerle mü'min kadınlar için Allah'tan af dile.

Allah sizin dolaştığınız yeri de bilir, varacağınız yeri de. (Muhammed 47/19)


Allah'ın razı olacağı imanı elde etmek için, ilme ihtiyaç vardır. İman bilgiye, araştırmaya ve aramaya dayanmalıdır. İlmihal dilinde bunun adı “Tahkiki İmandır”. Tahkiki imanın zıddı ise, "Taklidi İmandır” ki, Kur'an-ı Kerim taklidi imanı eleştirmiş ve müşriklerin özelliklerinden kabul etmiştir. Daima tahkiki imanı esas almıştır.

 

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَـتَّبِـعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـٔاً وَلَا يَهْتَدُونََ

Ama onlara, “Allah'ın indirdiğine uyun!” denildiğinde bazıları: “Hayır, biz [yalnız] atalarımızdan gördüğümüz [inanç ve eylemler]e uyarız!” diye cevap verirler. Ya ataları akıllarını hiç kullanmamış ve hidayetten

nasib almamış iseler? (Bakara 2/170)

 

Araştırarak yorularak terleyerek arayarak bulunan İman gerçek imandır. O imanın tadı vardır, imanın tadını alan bir insan başka şeylerde tat aramaz. İbadetlerin zevkini alır, hep iyilik, adalet, yardım ve kardeşlik peşinde koşar. Kimseden bir beklentiye girmez. İmanını kuvvetlendirecek gerçek bilgiyi aramayı kendine alışkanlık edinir.


فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ   "Bil ki Allahtan başka hiçbir ilah yoktur" (Muhammet 47/19). Burada ki "Bil" fiili emir kalıbıyla gelmiş, araştırmayı öğrenmeyi bilmeyi emretmektedir. "Gul", yani - söyle-, tekrar tekrar söyle, olarak gelmemiştir.

 

Zâriyat suresi 20, 21, 22. ayetleri ve daha birçok ayetleri incelediğimizde anlıyoruz ki, insan kendi nefsine, yeryüzüne ve gökyüzüne bakarak, inceleyerek ve bilgi edinerek Allah'a yakinen iman eder.

Böylece çalışarak kazanılan iman, tahkiki iman olur. Bu iman, sahibini haramlardan korur ve farzların uygulanmasına vesile olur. Aksi durumda, yani taklidi iman ile yetinen, araştırmaya öğrenmeye ikna olarak imana koşmayan adam bâtıla da iman edebilir ki, böyle bir duruma da şu Ayet-i Kerime işaret eder: 

وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللّٰهِۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ  "Batıla inanan, gerçeği ve hakikati inkâr eder” (Ankebut 29/52).

 

 

İLİM NEDİR?

 

Kâinat içinde meydana gelen olayların sebep, oluş, sonuç ve tesirleri konusunda, aklın ölçüleri çerçevesinde tahsil ve tecrübe ile elde edilen doğru malumat. (Türkçe Sözlük, Mehmet Doğan)

 

 

İLİM ELDE ETME YOLLARI

 

Bir şeyin varlığını, hakikatini, herhangi bir ibadeti yapmayı, herhangi bir mesleği, hasılı her ne olursa olsun ancak ilim yoluyla öğrenebiliriz. Doğruya ve hakikate ancak bilgi vasıtalarıyla ulaşabiliriz. Bilgi; Hakikati arayan insanın azığı ve yegane gıdasıdır. O halde gıdanın temiz, helal ve faydalı olması gerekir, aksi halde kendi elimizle kendimizi zehirlemiş oluruz. Bilgide böyledir, bilgi kirliliğinin tavan yaptığı günümüzde, eğer bilgiyi akıl süzgecinden geçirmez ve gönül sardıcında damıtmazsak, algımızı, zihnimizi ve bakışımızı yamuklaştırırız ki eğri bakıştan doğruyu görmek mümkün değil, ilk düğme yanlış düğmelenirse  sonunu düzeltmek mümkün değil, eğri cetvelden doğru çizgi mümkün olmadığı gibi.

 

İslam düşüncesine göre ilim elde etmenin vasıtaları üçtür:

 

1) “Havassı Selime” : Varlığından şüphe olunmayan sağlam hisler, duyu vasıtaları. Bunlar beş tanedir: 

  1. Görme
  2. İşitme
  3. Tatma
  4. Dokunma
  5. Koklama
2) Haberi sadık
3) Akıl (Fazla bilgi için bak. Ahmet Hamdi Akseki İslam Din, S. 27-28)


İLMİN DERECELERİ

  • İlmel yakîn: Her hangi bir bilgiyi duyarak dinleyerek veya kitaptan okuyarak öğrenmek.
  • Aynel yakîn: Duyarak dinleyerek öğrendiği bilgiyi bizzat görerek öğrenmek.
  • Hakkal yakîn: Aynı bilgiyi bizatihi yaşayarak ve onun kahramanı olarak öğrenmek.

Hazırlayan: Mehmet Kılavuz

Dizayn: Şükür Kandemir

Kommentar schreiben

Kommentare: 0